Albrecht Von Wallenstein, 1583 yılında Bohemya’nın Heřmanice kasabasında doğmuş ve 1634 yılında Eger’de (şimdiki adı Cheb, Çek Cumhuriyeti) suikaste uğrayarak hayatını kaybetmiştir. Wallenstein, 17. yüzyılın başlarında Avrupa’yı kasıp kavuran Otuz Yıl Savaşları’nın en önemli askeri liderlerinden biri olarak tanınır. Askeri dehası ve siyasi entrikaları sayesinde dönemin ön plana çıkan figürlerinden biri olmuştur.
Wallenstein, Protestant bir ailede doğmasına rağmen Katolik mezhebine geçiş yapmıştır. Bu kararında, Bohemya’da Katoliklerin artan etkisi ve kendi kariyer hedefleri etkili olmuştur. 1617 yılında Avusturya Arşidükü Ferdinand (daha sonra Kutsal Roma İmparatoru II. Ferdinand) ile birlikte çalışmaya başlamış ve hızla yükselmiştir. Wallenstein’in en büyük başarısı, Ferdinand’ın sadık bir destekçisi olarak Otuz Yıl Savaşları boyunca Kutsal Roma İmparatorluğu’nun ordularına komuta etmesidir.
Otuz Yıl Savaşları, 1618’de başlamış ve büyük ölçüde dinî ve siyasi çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa’nın dört bir yanından güçler bu savaşta yer almış, özellikle Katolik ve Protestan güçler arasındaki mücadele yoğunluk kazanmıştır. Wallenstein, savaşın ilk yıllarında Bohemya ve Avusturya’ya yönelik tehditlere karşı önemli zaferler elde etmiştir. En dikkat çekici başarılarından biri, 1626 yılında Dessau Köprüsü Savaşı’nda Protestan güçleri yenilgiye uğratmasıdır.
Wallenstein, askeri stratejileri ve modern savaş taktikleriyle tanınır. Ordularını kendi finansal kaynaklarıyla destekleyerek, Kutsal Roma İmparatorluğu’na olan bağlılığını göstermiştir. Ayrıca, paralı askerler kullanma stratejisi ve ordularını profesyonel bir yapı altında toplaması, dönemin askeri tarihine önemli katkılarda bulunmuştur.
Ancak, Wallenstein’in yükselişi siyasi çevrelerde rahatsızlık yaratmıştır. Kendisinin kişisel hırsları ve güç kazanma isteği, Ferdinand ile olan ilişkisini zamanla gerginleştirmiştir. 1630’larda Wallenstein, Kutsal Roma İmparatorluğu içindeki düşmanları tarafından eleştirilere maruz kalmış ve görevden alınmıştır. Ancak, İsveç Kralı Gustavus Adolphus’un savaşta güçlenmesi üzerine Ferdinand, Wallenstein’i yeniden göreve çağırmak zorunda kalmıştır.
Albrecht von Wallenstein, 1632 yılında Lützen Savaşı’nda bir kez daha İsveç güçlerine karşı savaşmış, ancak bu sefer başarılı olamamış ve İsveç Kralı Gustavus Adolphus hayatını kaybetmiş olsa da, savaş kesin bir zaferle sonuçlanmamıştır. Wallenstein, giderek artan siyasi entrikaların ve düşmanlarının kurbanı olmuş, sonunda 1634 yılında suikaste uğrayarak öldürülmüştür. Ölümü, Avrupa’da geniş yankı uyandırmış ve Otuz Yıl Savaşları’nın gidişatını etkilemiştir.
Wallenstein’in mirası, askeri strateji ve liderlik yetenekleri ile anılırken, kişisel hırsları ve siyasi oyunları da tartışılmaya devam etmektedir. Günümüzde, Wallenstein’in yaşamı ve etkisi üzerine birçok tarihsel araştırma ve çalışma yapılmaktadır.
Kaynak : Wiki