Ali Emiri Kimdir?

Ali Emiri Efendi, Osmanlı İmparatorluğu‘nun son dönemlerinde doğmuş, Türk kültür ve edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş bir aydın ve bibliyograftır. 1857 yılında Diyarbakır’da doğan Ali Emiri, genç yaşta edebiyata olan ilgisini gösterdi ve kendini bu alanda geliştirmeye başladı. Babası Mehmet Efendi, onun eğitimine büyük önem verdi ve onu iyi bir eğitim alması için destekledi.

Ali Emiri’nin hayatı boyunca süregelen kitap sevgisi, onu Osmanlı döneminin en önemli kitap koleksiyoncularından biri haline getirdi. Özellikle el yazmaları üzerine yoğunlaşan Emiri, nadir eserleri toplayarak bir kütüphane oluşturmuş, bu eserlerin korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun en büyük keşfi, Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eseri bulmasıdır. Bu eser, Kaşgarlı Mahmud tarafından 11. yüzyılda yazılmış bir Türkçe sözlüktür ve Türk dilinin en eski belgelerinden biri olarak kabul edilir.

Ali Emiri, 1910 yılında İstanbul’a taşınarak burada çalışmalarına devam etti. Kendi imkanlarıyla oluşturduğu kütüphane, onun en değerli miraslarından biridir. İstanbul’da Fatih semtinde, 1916 yılında Millet Kütüphanesi’ni kurarak bu kütüphaneyi kamuya açtı. Bu kütüphane, dönemin en önemli kültürel merkezlerinden biri haline geldi ve araştırmacılara, öğrencilere büyük hizmetler sundu.

Edebiyatın yanı sıra tarih, coğrafya gibi birçok alanda da bilgi sahibi olan Ali Emiri, çeşitli eserler kaleme aldı. Onun yazdığı makaleler ve kitaplar, Osmanlı’nın son döneminde entelektüel çevrelerde ilgiyle takip edildi. Emiri, aynı zamanda bir süre memuriyet hayatı da sürdürdü; çeşitli devlet görevlerinde bulundu. Ancak onun asıl tutkusu her zaman kitaplar oldu.

Ali Emiri’nin en dikkat çekici özelliklerinden biri de, Osmanlıca ve Arapça başta olmak üzere birçok dili çok iyi bilmesiydi. Bu dil bilgisi, onun yazılı eserleri incelemesine ve çeviriler yapmasına olanak sağlamıştır. Emiri, eserlerini toplarken ve kütüphanesini kurarken, bu dillerde yazılmış olan pek çok nadir eseri de bir araya getirmiştir.

Hayatı boyunca koleksiyonerliğin yanı sıra, edebiyat tarihi ve Türk dili üzerine yaptığı çalışmalarla da bilinir. Onun çalışmaları, Türk kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir yer tutmaktadır. Ali Emiri, 23 Ocak 1924 tarihinde İstanbul’da vefat etti, ancak bıraktığı mirasla günümüzde dahi anılmaya devam etmektedir.

Ali Emiri Efendi’nin hayatı ve eserleri, onun Türk kültürüne olan bağlılığının ve katkılarının bir göstergesidir. Yaşamı boyunca elde ettiği bilgi birikimi ve oluşturduğu kütüphane, bugün dahi araştırmacılara ilham kaynağı olmaktadır.

Yorum yapın