Alparslan, Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan Selçuklu Sultanı olarak tanınır. Tam adıyla Sultan Alparslan, 20 Ocak 1029’da doğmuş ve 24 Kasım 1072’de vefat etmiştir. Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci sultanı olan Alparslan, 1063-1072 yılları arasında hüküm sürmüştür. Babası Çağrı Bey, Selçukluların Horasan kolunun lideridir. Alparslan, babasının ölümünden sonra Horasan valisi olarak atanmış ve burada askeri ve idari yeteneklerini geliştirmiştir.
Selçuklu İmparatorluğu’nun kurucusu olan Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in vefatının ardından, Alparslan amcasının yerine tahta çıkmıştır. Tahta geçtiği dönem, Selçuklu İmparatorluğu’nun iç karışıklıklarla boğuştuğu bir zamana denk gelmiştir. Ancak Alparslan, güçlü liderlik vasıfları ve stratejik zekasıyla bu sorunların üstesinden gelmeyi başarmıştır.
Sultan, özellikle 26 Ağustos 1071’de Bizans İmparatorluğu ile yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi ile tanınır. Bu savaş, Türkler için Anadolu’nun kapılarını açan önemli bir zaferdir. Alparslan, bu muharebede Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenes’i mağlup etmiş ve esir almıştır. Malazgirt Zaferi, Türk tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve Türkiye’nin Anadolu coğrafyasındaki Türk hakimiyetinin başlangıcına işaret eder.
Alparslan, sadece askeri başarılarla tanınmaz; aynı zamanda adaletli ve merhametli bir hükümdar olarak da bilinir. Yönetimi altında, Selçuklu Devleti’nin toprakları genişlemiş ve imparatorluğun sınırları Kafkaslar’dan Akdeniz’e kadar uzanmıştır. Selçuklu Devleti, bu dönemde Orta Doğu’da önemli bir siyasi güç haline gelmiştir.
Alparslan’ın yönetim anlayışı, İslam’ın yayılması ve Müslümanların birlikteliği üzerine odaklanmıştır. İslam dünyasında birleştirici bir güç olmayı başaran Alparslan’ın bu yönü, dönemin İslam alimleri tarafından da takdir edilmiştir. İslam dinine ve alimlerine olan bağlılığı, onun adil bir lider olarak ün kazanmasına katkı sağlamıştır.
Alparslan’ın saltanatı sırasında, kültürel ve bilimsel gelişmeler de teşvik edilmiştir. Bu dönemde, medreseler inşa edilmiş, ilim ve felsefe çalışmaları desteklenmiştir. Böylece, Selçuklu Devleti, sadece askeri bir güç değil, aynı zamanda kültürel bir merkez haline gelmiştir.
Alparslan’ın hayatı, 1072 yılında ölümüyle son bulmuştur. Karahanlılar ve Gazneliler gibi bölgesel güçlerle yapılan savaşlar sırasında, bir suikast sonucu öldürüldüğü rivayet edilir. Alparslan’ın mirası, hem askeri zaferleri hem de devlet yönetimindeki başarıları ile Türk tarihinde kalıcı izler bırakmıştır.
Alparslan, liderlik vasıfları, adaleti, askeri dehası ve İslam dünyasında bıraktığı izlerle hatırlanan büyük bir hükümdardır. Türk tarihinde ve İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Alparslan, tarihin gidişatını değiştiren bir figür olarak kabul edilir.