Ankara Antlaşması 1926: Türkiye-Irak Sınırının Belirlenmesi
Sevgili öğrenciler, bugünkü KPSS Tarih dersimizde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli diplomatik başarılarından biri olan 1926 Ankara Antlaşması’nı işleyeceğiz. Bu antlaşma, Türkiye ile İngiltere arasında, Musul meselesi bağlamında imzalanmış ve Türkiye-Irak sınırının belirlenmesinde kritik rol oynamıştır.
Öncelikle, Musul sorununun kökenine bir göz atalım. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve I. Dünya Savaşı’nın ardından, Ortadoğu’daki sınırlar yeniden şekillendirildi. Bu dönemde, Musul vilayeti zengin petrol yataklarına sahip olması nedeniyle stratejik bir önem taşıyordu. Türkiye, Misak-ı Milli sınırları dahilinde gördüğü bu bölgeyi kendi topraklarına katmak istiyordu. Ancak İngiltere, o dönemde mandası altında olan Irak’ın bir parçası olarak bu bölgeyi kontrol etme arzusundaydı.
1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’nda Musul meselesi çözüme kavuşturulmadı ve bu durum İngiltere ile Türkiye arasında diplomatik bir gerilim yarattı. Musul sorunu, Milletler Cemiyeti’ne taşındı ve uzun süren müzakereler sonucunda Türkiye ve İngiltere 5 Haziran 1926’da Ankara Antlaşması’nı imzaladı.
Antlaşmanın en önemli hükümlerinden biri, Türkiye-Irak sınırının belirlenmesiydi. Bu antlaşmaya göre, Türkiye Musul’dan vazgeçiyor ve bölge Irak’a bırakılıyordu. Buna karşılık, Irak hükümeti, Musul petrollerinden elde edilecek gelirin ’unu 25 yıl süreyle Türkiye’ye ödemeyi kabul ediyordu. Bu, Türkiye için ekonomik açıdan bir telafi mekanizması oluşturuyordu.
Ankara Antlaşması, Türkiye’nin uluslararası arenada genç bir devlet olarak diplomatik becerilerini sergilediği önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu antlaşma, Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve sınırlarının tanınması açısından da önemli bir kilometre taşıdır. Ayrıca, Türkiye’nin Misak-ı Milli hedefleri doğrultusunda nasıl pragmatik çözümler üretebildiğini göstermesi bakımından değerlidir.
Antlaşmanın imzalanması, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını da simgelemektedir. Bu süreç, Türkiye’nin uluslararası statüsünü ve itibarını pekiştirmiş ve ülkenin barışçıl çözüm arayışlarına olan bağlılığını göstermiştir.
Sonuç olarak, Ankara Antlaşması 1926, Türk diplomasi tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda varlık gösterme ve haklarını savunma kabiliyetini ortaya koyan bu antlaşma, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün diplomatik dehasını ve realist politikasını da yansıtmaktadır.
Umarım bu ders, sizler için aydınlatıcı olmuştur. Bu antlaşmanın Türkiye tarihindeki yerine dair daha fazla bilgi edinmek isteyenler, konuyla ilgili akademik makalelere ve tarih kitaplarına başvurabilirler.